Atatürk'ün Hayatı-1

Mustafa Kemal ATATÜRK,  (1881-1938) Kurtuluş Savaşı’nın önderi, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu ve ilk cumhurbaşkanıdır. 1881’de Osmanlı İmparatorluğu’nun sınırları içindeki Makedonya’nın Selanik kentinde doğdu. Annesi Zübeyde Hanım dindar, geleneklerine bağlı bir ev kadınıydı. Babası Ali Rıza Efendi ise vakıflar kâtipliği ve gümrük memurluğu görevlerinde bulunmuş, kısa bir süre gönüllülerden kurulu Asakir-i Milliye taburuna üsteğmen olarak katılmıştı. Memurluktan kazandığı ile geçinememesi nedeniyle istifa ederek ticarete atılan Ali Rıza Efendi başarılı olamayınca iflas etti ve henüz 47 yaşındayken vefat etti.
Ali Rıza Efendi ile karısı arasında Mustafa’nın geleceğine ilişkin ciddi görüş ayrılıkları vardı. Zübeyde Hanım küçük Mustafa’nın ilerde din adamı olmasını istiyor bu nedenle onun mahalle mektebine gitmesinde direniyordu. Ali Rıza Efendi ise oğlunun yeni açılan ve modern eğitim veren Şemsi Efendi Okulu’na gitmesini istiyordu. Sonunda Ali Rıza Efendi soruna uygun bir çözüm bularak tartışmaya son verdi. Mustafa önce ilahilerin okunduğu alışılmış törenle mahalle mektebine başladı. “Böylece annesinin isteği gerçekleştirildi. Birkaç gün sonra da mahalle mektebinden ayrılarak Şemsi Efendi Okulu’na yazıldı.
Yeni okuluna kısa sürede alışan Mustafa derslerine büyük bir hevesle sarıldı. Ama, Ali Rıza Efendi’nin ölümünden sonra geçim sıkıntısı içine düşen Zübeyde Hanım çocuklarını da yanına alarak Selanik yakınlarındaki bir çiftlikte kahya olan kardeşinin yanına gitmek zorunda kaldı. Böylece eğitimi yarıda kesilen Mustafa çiftlik işlerinde dayısına yardım etmeye başladı. Dayısı ona kardeşi Makbule ile birlikte bakla tarlasına konan kargaları kovalama görevi vermişti. Mustafa’nın çiftlik yaşamından bir şikayeti yoktu ama eğitiminin yarıda kesilmiş olması annesini çok üzüyordu. Sonunda Selanik’te bulunan teyzesinin yanına giderek okula orada devam etmesine karar verildi. Burada ortaokula (Mülkiye İdadisi’nin rüştiye bölümüne) kaydını yaptırdı. Ne var ki bu okulda da uzun süre kalamadı. Bir arkadaşıyla kavga ettiği için Arapça öğretmeninden yediği ağır dayak, okuldan ayrılmasına neden oldu. Aslında Mustafa da bu okulu pek sevmemişti. Atatürk’ün gözü Selanik sokaklarında kılıçlarını şakırdatarak üniformalarıyla dolaşan subaylar gözlerini kamaştırmaktaydı. Subay olmaya karar vermişti. Sonunda annesinden gizlice girdiği Selanik Askeri Rüştiyesi’nin (ortaokul) sınavlarını kazanarak askerliğe ilk adımını attı.



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Atatürk'ün Türk gençliğine öğütleri,sözleri